Bu makalemizde Nitelikli Dolandırıcılık Suçunu inceleyeceğiz. Basit Dolandırıcılık Suçu için aşağıdaki bağlantıda yer alan makalemizi inceleyebilirsiniz.
https://buyukbashukukvedanismanlik.com/dolandiricilik-sucu-tck-madde-157/
DOLANDIRICILIK NEDİR?
Türk Dil Kurumuna göre ‘Dolandırmak’ birisini aldatarak parasını veya malını elinden almak; dızlamak, kıvırmak, söğüşlemek anlamına gelmektedir. Dolandırmaktaki amaç çoğu zaman; kolay yoldan para kazanma, mal mülk sahibi olma ya da gelir dağılımındaki eşitsizliklere paralel olarak farklı hayatları arzu etme olsa da daha birçok neden ve amaç ile de bu suç işlenebilir.
NİTELİKLİ HAL NE DEMEKTİR?
Nitelikli haller suçun varlığı için bulunmaları zorunlu olan, kurucu unsurlara eklenen ve suçun daha ağır veya daha hafif sayılmasını ve bunun sonucu olarak da temel cezanın arttırılıp indirilmesini gerektiren, ancak bulunmamaları halinde suçun varlığına zarar vermeyen ve bulundukları zaman da suçun vasfının değişmesine yol açmayan sebeplerdir.
Nitelikli dolandırıcılık
Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013 6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
CEZANIN ARTTIRILMASINI GEREKTİREN NİTELİKLİ HALLER NELERDİR?
Dolandırıcılık suçunda cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli haller Kanunun 158. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir.
1- Dini İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi
Bu nitelikli halin gerçekleşmesi için failin, karşı tarafın dinsel inanç ve duygularını istismar etmesi aranır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 15.09.2015 Tarihli 399/272 Sayılı İçtihadına Göre
”Uygulamada yerleşmiş kabule göre,; dinin, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve yaratıcı kavramlarını da içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütününü ifade ettiği, dini inancın, belirli bir dine mensup olup dine inanan kişilerin duyguları olduğu, bir insanın dini inanç ve duygularıyla doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunduğu, bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için dini kurallara bağlı olanların önem verdiği değerler, dini inanç ve duyguların aldatma aracı olarak kötüye kullanılması ve bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olması gerektiği açıklanmıştır.”
2- Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi
Bu nitelikli halin gerçekleşmesi için failin, karşı tarafın tehlikeli durum veya zor şartlar içerisinde bulunması aranır. Kanun koyucu zor durumda bulunan insanların içinde bulundukları çaresizlikten yararlanmayı nitelikli bir hal olarak düzenlemiştir. Çünkü; kişinin içinde bulunduğu tehlikeli ve zor şartlar, aldatılmasına en müsait olduğu anlardır.
3- Dolandırıcılığın Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanarak İşlenmesi
Bu nitelikli halin gerçekleşmesi için failin, karşı tarafın algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmış olması aranır. Yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik, sarhoşluk gibi nedenlerle algılama yeteneği zayıflamış olan kişiler hilenin mağduru olarak seçildiğinde bu nitelikli hal uygulanır. Bununla birlikte fail kasten bir kimseyi sarhoş ederek veya bir kimseye uyuşturucu madde vererek bu kimsenin algılama yeteneğini zayıflatarak da bu suçun nitelikli halini işleyebilir.
4- Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf Veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi
Kamu kurumları kamu idareleri olan merkezi idare ve mahalli idareler dışında kalan kamu idaresine bağlı olarak kurulan bir uzmanlık kuruluşu ve kamu tüzel kişileridir. Kamu meslek kuruluşları ise kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır.
Anayasanın 135. maddesine göre
“Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbiri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan kamu tüzelkişilikleridir.”
denilerek tanımlanmıştır.
Bu kurumların hile aracı olarak kullanılması, mağdurların daha kolay aldanmalarını sağlar. Öte yandan bentte sayılan kuruluşların araç olarak kullanılması nitelikli halin oluşması için yeterlidir; bu kimselerin ayrıca suçtan zarar görmüş olmaları gerekmez.
Yargıtay’ın İçtihatları irdelendiğinde ise, bu nitelikli halin uygulanabilmesi açısından, kamu kurum ve kuruluşunun, kamu meslek kuruluşunun, siyasi parti ve vakıf ya da dernek tüzel kişiliğinin adının kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığı da kullanılmalıdır.
5- Suçun Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına İşlenmesi
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin kamu kurum ve kuruluşlarının malvarlıklarına zarar verme amacı olmalıdır. Bir kurumun kamusal nitelik taşıyıp taşımadığı mevzuata göre belirlenir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da borcu geri vermemek şeklinde olabilir.
6- Suçun Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi
Hileli davranışların gerçekleştirilmesinde banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, suçun işlenmesinde kolaylık sağlaması nedeniyle nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Fakat hemen belirtmek gerekir ki; araç olarak kullanılan kurumlar, bu suçtan zarar gören durumunda değillerdir.
7- Suçun Basın ve Yayın Araçlarının Sağladıkları Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi
Radyo, televizyon, gazeteler gibi basın ve yayın vasıtalarının etki gücünün bu suçun işlenmesini kolaylaştırması şartı ile bu nitelikli hal uygulanabilecektir.
8- Suçun Tacir veya Şirket Yöneticisinin ya da Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında; Kooperatif Yöneticilerinin ya da Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında; Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında İşlenmesi
Kanun koyucu ticari faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin ve kooperatifin güvenirliğini sağlamak amacıyla bu bendi düzenlemiştir. Bu nitelikli halin oluşması için suçun mutlaka ticari faaliyet sırasında ya da kooperatif faaliyeti kapsamında işlenmiş olması gerekir.
Bu nitelikli halde şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden herhangi bir çalışanı şirketin nüfuzu, sahip olduğu yetki ve itibardan yararlanarak hileli hareketlerle şirkete veya kendisine haksız menfaat temin ederek bu suçu işler. Yine kooperatif temsilcisi de kooperatif faaliyetleri çerçevesinde aynı nedenlerden menfaat sağlamış olması gerekir.
9- Serbest Meslek Sahibi Kişiler Tarafından Mesleklerinden Dolayı Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi
Kendi nam ve hesabına, mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin, toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali Kanun Koyucu tarafından nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiştir.
10- Banka ve Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi
Suçun bu nitelikli halinde ise; banka veya diğer kredi kurumlarınca esasen tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlayarak işlenmesi düzenlenmiştir. Böylelikle failin bir kredinin temini amacıyla banka veya kredi kurumu görevlilerine karşı hileli davranışlarda bulunması ve kredi adı altında bir menfaat sağlaması durumunda bu hüküm uygulama alanı bulacaktır.
11- Suçun Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi
Bu nitelikli halin gerçekleşebilmesi için öncelikle sigorta şirketinin suçtan zarar gören durumunda olması gerekir. Sigortanın türü ise fark etmeyecektir.
12- Suçun Kamu Görevlisi, Banka, Sigorta veya Kredi Kurumları ile İrtibatı Olduğunu Söyleyerek İşlenmesi
Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle işlediği fiiller nitelikli dolandırıcılık suçu olarak kabul edilmektedir. Suçu ya fail, gerçekte sahip olmadığı bir sıfata sahip olduğunu iddia eder ve buna göre davranarak işler ya da fail, kamu kurumlarıyla, bankalarla, sigorta veya kredi kurumlarıyla ilişkili olduğunu iddia ederek işler.
13- Suçun Kamu Görevlileriyle İlişkisi Olduğu Nezdinde Hatırı Sayıldığından Bahisle ve Belli Bir İşin Gördürüleceği Vaadiyle Aldatarak İşlenmesi
Bu nitelikli halin oluşması için failin kamu görevlilerini tanıdığını, aralarının iyi olduğunu, dolayısıyla hatırının sayıldığını, işini yaptıracağını söyleyerek mağduru kandırması gerekir. Kamu görevlisini ismen ve tüm özellikleriyle ifade etmek gerekmez. Failin bahsettiği memurun görev ve makamını söylemesi yeterlidir.
14- Suçun Üç veya Daha Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi veya Suç İşlemek İçin Teşkil Edilmiş Bir Örgütün Faaliyeti Çerçevesinde İşlenmesi
Suçun üç ya da daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinin uygulanması bakımından en az 3 kişinin müşterek fail sıfatıyla hareket etmeleri gerekir. Bu halde ceza yarı oranında arttırılır.
Suçun suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza ise bir kat arttırılır.
DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HALLER NELERDİR?
Daha az cezayı gerektiren hal
Madde 159- (1) Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla
işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
1- Suçun Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla İşlenmesi
Fail mağdurdan alacağını almak için birtakım hileli yollara başvurmuş olabilir. Bu durumda hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla dolandırıcılık suçu oluşacaktır. Hukuki ilişkiye dayanan herhangi bir alacağı tahsil amacıyla dolandırıcılık suçu işlenmesi halinde suçun takibi şikayete bağlıdır. Bu maddenin uygulanabilmesi için öncelikle ortada geçerli bir hukuki ilişki olmalıdır. Hukuki ilişki tarafların özgür iradesiyle ve dolandırıcılık teşkil eden fiilden önce kurulmuş olmalıdır.
2- Şahsi Sebeplerin Bulunması
Şahsi sebepler TCK’nın 167. maddesinde düzenlenmiştir.
Şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep
Madde 167- (1) Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat
edinen veya evlatlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta
beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
3- Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık
Madde 168 – (Değişik: 29/6/2005 – 5377/20 md.)
(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs,
taksirli iflâs (…)66 suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce
gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.
(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci
fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.
(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
(5) (Ek: 2/7/2012 – 6352/84 md.) Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
TEŞEBBÜS
Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Dolandırıcılık suçu başkasının zararına olarak bir yarar elde edildiğinde tamamlanmış olur. Ancak yarar üzerinde fiili bir tasarrufta bulunmak şart değildir. Bu sebeple mağdurda bir zarar meydana gelmemişse fiil ancak teşebbüsten kovuşturulur. Aynı zamanda hileli davranışların yarıda kaldığı hallerde de teşebbüs
mümkündür. Failin yarar elde etmeden suç yolundan geri dönmüş olması, gönüllü vazgeçmesi
durumunda artık faile dolandırıcılık suçundan dolayı ceza verilmez. Ancak failin o ana kadar yaptığı fiiller bir başka suçu oluşturuyor ise bu suçtan cezalandırılabilir.
İŞTİRAK
Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu olur. Suçun icrai hareketlerini yapanlarla suçu doğrudan doğruya birlikte işleyenlerin müşterek fail
olarak cezalandırılmaları gerekir.
İÇTİMA
TCK 43/1’de suçların aynı kişiye karşı işlenmesi zorunluluğu arandığı için, aynı suç işleme kararına bağlı olsa bile, değişik kişilere karşı işlenen dolandırıcılık suçunda zincirleme suç ilişkisinden söz edilemeyeceğinden, mağdur sayısınca suçun oluştuğu sonucuna varmak gerekir. Buna karşılık tek bir hileli davranış birden fazla kişinin malvarlığında zarara yol açmış ise tek bir fiille işlenen birden fazla dolandırıcılık suçu söz konusu olacağı için TCK m 43/2 uyarınca zincirleme suç kurallarının uygulanması mümkündür.
Sahte olarak düzenlenen belge ile aynı zamanda mağdur dolandırılmış ise gerçek içtima kurallarına göre failin hem belgede sahtecilik hem de dolandırıcılık suçundan dolayı cezalandırılması gerekir.